30 Kasım 2017 Perşembe

Mahalle Baskısı...

     Hepimiz öyle yada böyle mahalle baskısına maruz kalmışızdır. Özellikle mahalle baskısının yoğun olduğu konular bana göre 3 başlık altında toplanıyor. Bunlar Futbol-Siyaset-Dini değerler. Bu 3 konuda yerine göre hassaslaşabildiği için kullanılabilecek en ufak bir kelime yanlışlığı dostlukları ve arkadaşlıkları bitirebiliyor. Tabi ki çok uzun süreli dostluklar nispeten daha az etkilense de kişinin görüşlerinin esnekliğine göre de değişebiliyor. Dini değerler konusunda yapılan yanlışları Günümüz Muhafazakarları yazımda biraz değinmiştim.Ben 2011'e kadar özellikle futbol konusunda keskin çizgileri olan biriydim. Fanatik bir Fenerbahçe'liydim. Burada fanatik kelimesinin altını çiziyorum çünkü bize tribünlerde Fenerbahçe'yi desteklemekten ziyade rakip olan Beşiktaş ve Galatasaray'a küfretmemiz aşılanmıştı. Bu durum tabi sadece Fenerbahçe tribünlerine has değil. Futbolda işleyen tribün düzeni bu..

     2011'de ki şike travmasından sonra özellikle spor ve siyaset alanlarında ki empati duygumun güçlenmesini izleyen süreçte kendi kendime dedim ki "Ben Fenerbahçe'li olmasam böyle düşünürdüm" Çünkü kendi takımımızı desteklemekten ziyade rakip takımların mutsuzluğuyla mutlu olan bir taraftar bilincine sahip insanlarız biz.. Ya da aynı şey siyaset için geçerli kendi tuttuğumuz ideolojinin doğruluğundan çok rakip partinin yanlışları bizim dikkatimizi çekiyor. Bir haber okunuyor.. Algıda seçicilik yapıp haberin sadece işimize gelen kısmı hoşumuza gidiyor. Bir noktadan sonra artık eskisi gibi savunmamaya başladım. Sadece açıkça haksızlık gördüğüm yerlerde müdahil olacağım diye şartladım kendimi ama o da nafile ve kısa bir çabaydı.

     Hani bir söz var ya takım tutar gibi parti tutmak diye.. Ben günümüzde ki siyasette 3 farklı seçmen tipinin olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde lidere dayalı bir siyaset sistemi var. Bu tipleri sıralarsak;

1- Rakip parti liderinden anlamsızca nefret edenler (% 45)
2- Liderine sorgusuzca biat edenler (% 45)
3- Azınlıkta kalan tarafsızlar  (%10)

     Benim için anlamsızca nefret edenle, sorgusuzca biat eden aynı sınıfta. Bir de  şöyle bir durum var ki aynı zamanda bu ikisi birbirinden besleniyor. Sadece savundukları ideoloji ayrı. Savunma şiddeti aynı. Yani özde aynılar.. Bir taraf, diğer taraftan anlamsızca nefret ederken onu kötüleyen her yazılı-görsel-sosyal medyaya sorgusuzca biat ediyor ister istemez. Aynı şekilde liderine sorgusuzca biat edende  rakip parti lideri üzerinden nefret oluşturuyor ve bu iki fanatik lider odaklı partili anlayışı ben ve benim gibi düşünen diğer insanları otomatik olarak 3. gruba atıyor. Bu gruptakiler arasında iktidara veya muhalefete oy atanda vardır. Hatta hiç oy kullanmayan sayısı daha fazladır. Etrafınızda ilk 2 gruptan birileri varsa mümkün olduğu kadar onlarla siyaset konuşmamaya özen gösterin. Çünkü bu gruptakiler adeta siyaset merkezli yaşarlar ve başlarına gelen iyi yada kötü herşeyi siyasete bağlarlar. 1. grubu ağırlıklı olarak muhalefet partilerine oy verenler, 2.grubu da ağırlıklı olarak iktidar partisine oy verenler oluşturuyor. Tabi bunun tam tersi de mümkün ama yoğunluk olarak az. Ayrıca her partide bu 3 grup seçmenlerden de mevcut. Olan gelişmelere bakın, o gelişmelerle alakalı parti liderlerinin açıklamalarına bakın.. Neyin söylendiği değil de kimin tarafından söylendiği çok daha önemli bizim ülkemizde... Bugünün doğruları, yarının yanlışları olabiliyor. Geçmişin yanlışlarının bugün için doğru olabileceği gibi. Bu yüzden yakın çevremi, ilk 2 gruba girmeyen olaylara esnek bakabilen ve spor-siyaset-dini değerler gibi konularda aşırı keskin çizgileri olmayan kişilerden oluşturuyorum. Bu noktada yapılması gereken hem sportif anlamda taraftar kitlemizin, hem de siyasal anlamda partili kitlemizin daha çok empati yapması ve bilinçlenmesi gerekir. BURADA ÖNEMLİ OLAN FİKİRLERİMİZİ KARŞILIKLI BEYAN EDERKEN KARŞIMIZDAKİNİN FİKİRLERİNE SAYGI DUYMAKTIR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Travma..

                    Stres, genelde bilinenin aksine dozu aşılmadığı zaman faydalı da bir şeydir. Stres ile karşılaşan kalp, vücut ka...

Bu Blogda Ara