2 Aralık 2017 Cumartesi

Atatürk vs Erdoğan değil, Atatürk ve Erdoğan...

     Bu yazının başlığından rahatsız olanlar olmuştur. Hatta farklı ideolojilerin aynı şahinlikteki savunucuları tarafından siyaset konuştuğumuzda sen iki lideri nasıl yan yana koyarsın diye özel sohbetlerimizde söylemler duyduğumda olmuştur. Benim için kimin ne dediği belli bir tarihe kadar önemliydi ama artık kimin benim için ne düşündüğü umrumda değil. İnsanlar nasıl Tayyip Erdoğan'a olan nefretlerini veya Atatürk'e olan nefretlerini "Bu benim düşünce özgürlüğüm" kılıfı altında paylaşmaktan çekinmiyorsa, nefret yerine yapılan hizmeti ve iki liderinde uzun dönemli bağımsızlık mücadelesini taktir etmeyi cesaretle söylemenin çekinilecek hiç bir tarafı olmadığını düşünüyorum. Biliyorum bu yazımdan sonra "Metin keşke bu konulara girmeseydin" diyenler olacak. Bunu diyenlerinde genelde bütün gün sosyal medyadan Atatürk/Erdoğan üzerinden nefret yazıları paylaşması manidar.. Ben hiç değilse kendi düşündüklerimi sözlü veya yazılı olarak beyan ederken başkaları gibi karşı tarafı hedef almadığımı biliyorum. Çünkü benim düşüncelerim nefret-karamsarlık-hamaset üzerine değil. Bunu söylerken tek tarafı hedef almıyorum. Fanatik olan herkesi kastediyorum. A partisi veya B partisi farketmiyor. İnsanları Atatürk mü Erdoğan mı sorusu üzerinden sanki birini seçmeye mecburmuşsun gibi bir algı var.

     Öncelikle ben bu konuda kendi düşüncemi söyleyeyim. Atatürk'te, Erdoğan'da zor konjenktürler de ülkeyi yöneten milyonları peşinden sürükleyen, karizmatik, bir satranç oyuncusu gibi uzun dönemli hamleler yapan siyasi aktörler. Biri cumhuriyetçi geleneğin temsilcisi, diğeri de muhafazakar geleneğin..

     10 Kasım sabahı kendi instagram hesabımdan bir resim paylaştım. Bu resme gelen ilk tepkilerden biri fanatik muhafazakar bir arkadaştan geldi "Oooo Metin Atatürk'çü olmuşsun"... Atatürk hayranı biri değilim, Erdoğan hayranı biri de değilim.. Ama bir kesim tarafından Atatürk'çüyüm diğer kesim tarafından Erdoğan'cıyım. Beni kim nasıl kafasında şekillendirirse şekillendirsin önemli değil. Benim için kendi vicdanımın ne dediği önemli. İki liderinde zamanında yaptığı yanlışlar var. Dönemlerinin zorlukları itibariyle, dipnot olarak belirteyim tabi ki Atatürk'ün döneminin zorlukları şu an ile kıyaslanamaz ama 15 Temmuz başarılı olsaydı Kurtuluş Savaşı'mızı arardık. Çünkü Kurtuluş Savaşında düşman belliydi burada ise düşman kendi ordumuz içinde olacağından at izi ile it izlerinin birbirlerine çok karıştığı ortamlarda hangi şartlar ve koşullar altında olduklarını tam bilemediğimiz durumlarda verdikleri kararlar yüzünden de kısa dönemde hatalar yapmışlar. Ben mikro hatalara bakmıyorum. Benim için resmin bütününü görmek önemli. Bu milletin bekası için makro ölçüde ne yaptıkları önemli. Bu ülke için hiç bir şey yapmamış saatlerce survivor, evlilik programları, tv dizileri yada futbolla uyuşturulmuş mikro düşünebilenlerin, makro ölçüde ne olup bittiğini bilmeden ülkesini tüm dünyanın saygı duyacağı şekilde temsil eden liderleri eleştirmeleri normaldir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Travma..

                    Stres, genelde bilinenin aksine dozu aşılmadığı zaman faydalı da bir şeydir. Stres ile karşılaşan kalp, vücut ka...

Bu Blogda Ara